... (Ziyaretçi)
| |
-«Günün birinde oraya dönmeyi düşünüyordum. Belki ben öldükten sonra çocuklar ziyaret edecek, ‹bak burda bir zamanlar bir yazar amca yaşamış› diyerek kırmızı bir gül bırakacaklardı...»
-«Unut gitsin...»
-«Unutamıyorum. Geldi burama dayandı. Gurbete çıkacağıma dağa çıksaydım keşke. ‹Ulan bokböcekleri, ulan kan emici sülükler, ulan bağırsak parazitleri!› desem, doğrultup namluyu diz çöktürseydim hepsine. Gurbete çıktım da ne oldu? İşbirlikçi hainler vatanı, kardeşlerim de yüreğimi talan etti. Her biri vahşi bir yırtıcı sanki. Her birinin pençesinde bir parçam kaldı. Dikta rejimlerinde bir parçam, gurbette başka bir parçam... Düşman karşıdan gelip düşmanca vurdu, dost arkadan gelip haince...»
-«Şimdi her yer senin vatanın...»
-«Orda çocukluğum, gençliğim, hayallerim, kavgalarım, aşklarım... Orda babamın mezarı, anamın mezarı var. Önü bahçeli bir evimiz... O evde benim ne anılarım var biliyor musun? Ben Avrupa metropolünde yaşıyorum, her imkân mevcut, fakat ben Curali’nin tozlu yollarını, anamın patates böreğini özlüyorum. Ben köyümü çok seviyorum, on yıl boyunca hep aynı rüyayı gördüm. Curali on yıl boyunca rüyalarıma girdi, sıçrayarak uyandım yataklardan. Berlin’de olduğumu anlayınca hüzünlendim, duygulanıp ağladım...»
Yarım Kalan Türkü / Vehbi Bardakçı’nın «Önü Bahçeli Ev» adlı öyküsünden bir pasaj
|